top of page

Armenak Bakırcıyan

Armenak Bakırcıyan…

Türkçeleştirmek zorunda bırakıldığı ismiyle Orhan Bakır.

1953 yılında, Diyarbakır’ın Gavur Mahallesi’nde, kalabalık bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelir. Henüz hayatın eşiğindeyken, İstanbul’a gitmek üzere yola çıkan babasından bir daha haber alınamaz. Bu kahredici sessizlik, çocukluğunun üzerine düşen yetimlik kâbusunun silinmez gölgesi olur…

İlkokulu Diyarbakır’da, ortaokul ve liseyi ise İstanbul/Üsküdar’daki -özellikle taşradan gelen, ekonomik güçlüklerin pençesinde kıvranan ya da ailesini kaybetmiş Ermeni çocuklarına yönelik yatılı eğitim hizmeti sunmayı amaçlayan -Surp Haç Tıbrevank Ermeni Okulu’nda tamamlayacaktır.

Bir sonraki aşamada İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde felsefe öğrenimine başlar. Ancak dönemin güçlü ivmelerle gelişen devrimci-demokratik kitle hareketlerinin etkisiyle -resmen olmasa bile fiilen -1975 yılı Ağustos’unda üniversite öğreniminin dördüncü sınıfından ayrılarak TKP/ML saflarında militan örgütlü mücadeleye katılır. Trajik bir tarihin, henüz kapanmayan yaraların, yoksulluğun ve yetimliğin kendisine kazandırdığı güçlü bir adalet ve özgürlük arayışı; tahakküm karşıtı, köklü bir sınıfsal öfke gibi güdü ve değerler, onu daha başından parlak bir kadro adayı haline getirir. Sağlam algıları ve berrak bilinciyle o, çalıştığı tüm faaliyet alanlarında halkla ve yoldaşlarıyla kurduğu ilişkilerde daima nitelikli izler bırakır…

1976’nın 15 Nisan’ında, Çamdibi’nde polis güçleriyle çıkan bir çatışma sonucu yaralı halde yakalanır. Yaraları henüz iyileşmeden ağır fiziksel işkencelere maruz bırakılır. Sistemli sorgusu boyunca ideolojik-siyasi kimliğini ve katıldığı eylemleri açıkça üstlenir. Yaptığı savunmada, yargı heyetinin yüzüne karşı şunları söyler: “İşkenceden ve baskıdan geçtikten sonra yargılanmak üzere karşınızda bulunuyorum. Halkımın haklı mücadelesi için yakalandığım ana kadar yaptıklarımdan asla pişman olmadım. Yakalandığımda da pişman olmadım. Ve yaşadığım müddetçe de pişman olmayacağım.”

Armenak, yaklaşık 1,5 yıllık tutsaklığın ardından, 18 Ekim 1977 tarihinde tedavi amacıyla getirildiği İzmir Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden, planlı ve başarılı bir askeri eylemle yoldaşları tarafından kaçırılır. Kaçırma eylemi esnasında iki jandarma erinin elde olmayan nedenlerden dolayı hayatını kaybetmesi, egemen güç odaklarını ve dönemin yüksek tirajlı kukla basınını çileden çıkaracak; dinmeyen Ermeni karşıtı nefret ile bitimsiz anti-komünist düşmanlığı aynı anda ve iç içe sürdüren sistemli kampanyalara vesile olacaktır…

13 Mayıs 1980’de Elazığ/Karakoçan’da, İbrahim Kaypakkaya’yı anma etkinlikleri kapsamındaki bir eylem hazırlığı sırasında polis pususuna düşerek yaşamını yitirdiğinde, bu kez sevinç ve acılı şok dalgaları kamp değiştirir…

Armenak’ın bedeni, devletin telaşlı ve inkârcı bir refleksiyle ilkin kimliksizler mezarlığına bırakıldı. Sanki adı, anısı ve davası da toprağa gömülebilirmiş gibi. Ama çok geçmeden TKP/ML’nin yetkili organ(lar)ı devreye girecek; isimsizliğe terk edilmek istenen Armenak, mezardan çıkarılarak büyük direniş hatıralarının yattığı topraklara -Dersim’in Nazimiye ilçesine bağlı Aşağı Doluca (Aşağı Xarik) köyüne, yoldaşlarının yüreğine- defnedilecektir.

Armenak Bakırcıyan portresinde karşı karşıya bulunduğumuz tarihsel/toplumsal nesnellik ve kolektif bellek, bugün de varlığını ve işlevini sürdüren bir gerçekliktir. Onu da, tıpkı kendinden önce ve sonra düşen sayısız dava ve düş yoldaşı gibi unutulmaz kılan işte bu gerçekliktir…

Alnında Kılıç Yarası ARMENAK - Orhan Bakır

Hüseyin Can - Armenak Bakırcıyan

@ 2025 Komunal Izlek

bottom of page