
Üreten, yaratan ve aynı zamanda tarih yapan sınıfların öyküsü, Marksist tarihsel materyalist-diyalektik yöntemin keşfine kadar adeta bir yeraltı nehri gibi akıyordu. Nehrin bir uğultusu vardı kuşkusuz, ama kaynağın kendisi bütün bu olup bitenlerin bilincinde değildi henüz. Komünist Manifesto söze “Bütün toplumların tarihi sınıf mücadeleleri tarihidir” diye başlayınca; üreten, yaratan, tarih yapan özne kendi gerçekliğine uygun bir bilinç sıçraması yaşadı. Dahası, Paris Komün'ünden başlayarak 20. yüzyılın son çeyreğine kadar uzanan devrimler sürecinin etkili ve dinamik bir öğesi haline getirdi bunu. Bu bilinç sıçraması, tarih yapıcılığının öyküsünün yeniden yazılmasına vesile oldu. Öncülüğünü işçi sınıfının yaptığı ezilenlerin devrim hamlelerine rehberlik yapan bu bilinç, insanlığın genel kurtuluşunun yol, yöntem ve hedeflerine ilişkin çok büyük ve yepyeni deneyimler yarattı. Ardından, sosyal inşayı evrensel düzeyde bir zafere taşıyamadan yenildi. Bu yenilgi ya da yol kazası da, sınıf mücadeleleri gerçeğinin bir başka yüzüne işaret ediyor ve bir olasılık olarak aynı devrimci bilincin kapsama alanına giriyordu aslında. Her ne olursa olsun, tarihin devrimci yasaları bambaşka bir bilinçle tanımlanınca, insanlık da asli hedefine varana dek bulduğu her olanağı değerlendirip devrimler yapmaya devam edecekti. Bugünkü iktisadi ve sosyal gelişmenin ve biriktirilmiş tarihsel deneyimlerin ulaştığı boyuta bakılacak olursa, büyük devrimci hamlelerin yapılması için olanakların daha elverişli hale geldiği rahatlıkla görülebilir. Ezilen sınıflar ve onların siyasal-ideolojik-kültürel özneleri geleceğe doğru yürürlerken, geçmişin büyük toplumsal pratiklerinin mirasına karşı üstün körü davranmaz. Tarihselliği, onu yaratan devasa pratikleri ve bu pratiklerin öğretici gücünü en kıymetli hazinesi olarak kavrarsa, yenilgilerden, başarısızlıklardan ve bunların yaratacağı muhtelif tahribatlardan kaçınabilir. Böylece kaybettiği mevzileri yeniden fethedebilir; başarısızlığı başarıya, yenilgileri zafere çevirebilir. Sınıflı toplumlar uygarlığının en tepesine kurulmuş olan kapitalizmin kar hırsı, sömürü ve yağması tarihte hiç görülmedik kadar derinleşiyor. Ezen ile ezilen, sömüren ile sömürülen, özel olan ile kamusal olan arasında uçurum hızla büyüyor. Sınıfsal karşıtlıklar olağanüstü tarzda derinleşiyor. Emperyalizmin ses yükselten savaş tamtamları, yeryüzünün tahribatı, ezilenleri acil bir müdahaleye çağırıyor. Tarihin bize sunduğu kanıtlanmış gerçek şudur: Kapitalist-emperyalist dünyaya karşı bu devrimci müdahaleyi yapabilecek ve onu başarıya taşıyacak kabiliyetteki tek sınıf hala, bilgi ve cesaretle donanmış partisi, onunla birleşmiş işçi sınıfı ve emekçilerdir. Bu tarihsel görevi başarıyla tamamlamanın olmasa olmaz şartlarından biri ise, söz konusu sınıfın ve onun örgütlü yapısının kendi tarihinin bilgisine sahip olmasından, deneyimleri doğru şekilde kullanmasından geçer. “Komünal İzlek” adı altında başladığımız bu çalışmada bize sorumluluk yükleyen en temel şey, tam da tarihe ilişkin bu bilinç oldu. Ezilenlerin örgütlenmiş her bölüğü kendi varoluş tarihini bir başvuru kaynağına dönüştürebilir ise, parçaların birliğini sağlayıp işçi sınıfını enternasyonal düzeyde canlı bir hafızaya kavuşturur. Kapitalist-emperyalist sömürü ve kölelik sistemine, özel mülk dünyasına cepheden meydan okuyarak tarihe etkili bir satır başı gibi düşen; genç yaşamını komünizm davasının siperine gömen İbrahim Kaypakkaya ve yoldaşlarının açtığı cephede doğrusu ve yanlışıyla mevzilenmiş her öznenin varlık öyküsü, bu çalışmamızın çerçevesini oluşturdu. Bu anlamda “Komünal İzlek”, bu hatta mücadele ederken iz bırakmış olan herkesin politik-örgütsel-sanatsal- mirasını toplayıp burada sergilemeyi, kamuoyuna açmayı hedeflemiştir. Bu çalışma, kapsamına dahil etmek istediği her şeyi toplayıp amacına ulaştığı kanaattinde değildir. Böylesi bir hedefe ulaşmak, olağanüstü koşullarda yaratılmış, hem geçmişe hem de geleceğe ışık tutan belgelerin derlemesi, bunların derli-toplu bir şekilde sayfalarımıza aktarılmasıyla tamamlanacaktır. Kuşkusuz ki bu oldukça meşakkatli bir iştir ve tamamlanması belli bir zaman alacaktır. Dolayısıyla, bu kısa metin de sitenin tamamlanabilmesi için yapılmış bir çağrı olarak okunmalıdır. “Komünal İzlek” sitesini ziyaret edecek olan Kayapakkayacı güçlerden ve tarih bilincini koruyan devrimci bireylerden beklentimiz, bu siteyi incelerken görülen eksikliklerin tarafımıza bildirilmesidir. İkinci beklentimiz ise, sözkonusu tarihsel süreçle ilgili olarak bilginiz dahilinde olan her ne var ise onu bize iletmeniz ve böylece tarihsel bir sorumluluğu bizimle paylaşmanızdır. Bu bilinç ve beklentiyle merhaba diyoruz.
Komünal İzlek İçerik
" Şimdi biz, herkesin gözü önünde yükseklere bir bayrak çekiyoruz."
İbrahim Kaypakkaya
" Türkiye'nin geleceği çelikten yoğruluyor; belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak."
İbrahim Kaypakkaya
Bize Yazın
“Tarih gezintisi yaparken Komünal İzlek sitesine uğrayan her konuktan önemli ricamızdır: Kaypakkaya’nın açtığı siyasal hattın tarih müzesi olmayı hedeflemiş bu sitede gezinirken, bu hatta yolu düşüp, yaşamıyla, teorik, ideolojik, felsefi, edebi sanatsal olarak iz düşürdüğü halde izini bulamadığınız: bu sitenin formatında yer alması gerekirken olmadığını gördüğünüz bir ismin, belgenin, eserin, görsel-işitsel ve matbu bir materyalin eksikliğinden bizi haberdar etmeniz; eksikliğini gördüğünüz her ne ise ve bunlar elinizin altında veya bulundukları kişi ve yerler bilginizin dahilindeyse bizimle iletişime geçerek materyali ve bilgiyi bize ulaştırmanızdır. Bu konuda göstereceğiniz duyarlılık, önemli bir tarihsel sorumluluk olacaktır.